20 Nisan 2009 Pazartesi

Yol daha ne yapsın...

Dedik ya yolculukta kompartımandan kompartımana geçiyorsunuz. Aynen öyle oldu bu sabah Santiago'da. Kalktığımda oldukça yaşlı bir adamın odaya geldiğini gördüm.Gençlere her yerde rastlanıyor da yaşlı bir backpacker görmek biraz daha zor. Heralde bu kadar genç adam yaşlanmadan şu işi yapıp bitiriyim hırsında kimileri de sevdasında. Artık yolculukta sizi hırs mı yoksa sevda mı yönetir bu tamamen kişiye göre değişir. Hani yol birçok şeyin ilacıdır,çaresidir de artık buna da yapacak birşeyi yoktur .Kimileri öyle gezer ki zannedersiniz geçmiş ve gelecek hırsını yoldan alıyor. Yani yol iş edinmiş kendini de kurban.
Bu yaşlı adam az hırs ve çok sevda arasında geldi bana. Düşünün Avustralyalı bu adam 7 sene önce emekli olmuş ve o günden beri eşi ile birlikte okyanuslara yelken kırmışlar gece gündüz demeden. Adam şimdi denizden gördüğü yerleri karadan görmek için satmış yelkenlisini sırtlamış çantasını geziyor,ama bu sefer tek başına eşi ben bu kadar sıkıntıya-evet kara da yol sıkıntılıdır- gelemem sana güle güle demiş ve David amca da başlamış yolculuğa..Amcama ne zaman bitecek dedim,bitmeyecek dedi...cevaba bak izaya gel Türk gençliği...
yaaa işte böyle sabah sabah Santiago'da David amca ile bi okyanus turu yaptık yelkenliyle oturduğumuz yerden...daha ne olsun sırf bunun için değmez mi bu kadar yola....

10 Nisan 2009 Cuma

Veeee Şili'ye Geçiş....I..)

Tamam merak etmeyin. Daha fazla işkence yok. Şili'ye geçişin sadece birinci Roma'sı var,diğerleri yok...Her geçiş de böyle yaparsak ne geçişler daha doğrusu geçemeyişler biter ne de bu yol biter. Yol iyidir ama bitmesi gereken zamanda da bitmelidir bir dönem tekrar başlamak için başka bir yola çünkü her yol ayrıdır ve daha gidilecek çoook yol vardır..;geçişler de geçilmelidir yeri ve zamanı geldiğinde...yeri ve zamanı geldiğinde..önemlidir bilmek,bilebilmek yeri ve zamanını geçişlerin bir köprüden,bir sınırdan,bir coğrafyadan,bir kentten. İnsan hazır olduğunda geçmelidir geçilmesi gereken tüm sınırlardan ve sınırlarından.
Hazır deyilmişim demek ki geçmek için Mendoza'dan Şili'ye. Her ne kadar kısa sürdüyse de otobüsle geçiş , günler aldı yazarken geçebilmek benim için nedense...
Şili'ye geçtin de ne oldu. Deymiştir umarım bu kadar rakama ve ayak sürümene Şili.Vermiştir umarım ne beklediysen ondan..yok vermedi,bana geçiş gerek,bana sınır gerek,getirin bana Peru'yu da bir anlatıversem nasıl geçmişim Atacamadan Peru'ya dersen senin için yapılacak bir şey yoktur artık. Çaresiz her geçiş bir geçemeyiş olacaktır...

3 Nisan 2009 Cuma

Yolculukta kompartımant'tan kompartımana geçiliyor.

Yolculukta kompartımant'tan kompartımana geçiliyor. Yolculuğun her anı resimseldir,her gün aklınıza nakşedilir gittiğiniz yerler gördüğünüz insanlar. O kadar yer ve o kadar çok insan görürsünüz ki zaman gelir bir yerlerde durursunuz. Yolcu mutlaka durmalıdır bir yerlerde. Yolda olmak için yola çıkan yolcu zamanı geldiğinde yoldan çıkmalıdır. Durmalıdır ki yoldayken göremediklerini görsün,durmalıdır ki akıntıdan kurtulmalıdır,durmalıdır ki hızlı giden Latin Amerikalı esirlerin durup ruhumuz geride kaldı demesi gibi ruhunu unutmasın bir yerlerde. Yorulmak değildir bu durmak ve durulmakdır ve de durdurmaktır. Çünkü ruhsuz bir yerlere gidilemez ya da gidilir ama görülmez. O yüzden gerçek yolcu bilir ne zaman duracağını. Bilmeyeni bileninden çoktur her daim; bilmeyeni için sayıların önemi vardır ne bileyim 3'e geldiğinde durmaz. İlle de 10 yapacak ya koşar da koşar.10'a geldiğinde ruh çok geride kalmıştır çaresiz hiç değişmeden ve değiştirmeden bitirir yolda(yolunda) olduğunu zannettiği ama olmadığı yolu...

15 Mart 2009 Pazar

Mendoza'nın en çok Şili'ye girişini sevdim...V

Vazgeçtim geri dönüyorum Mendoza'ya. Şili'yi bırakıyorum başka bahara.
Hem uzata uzata 5'e kadar getir hem de yok de girişini sevdim tekrar geri dönüyorum..adamı asarlar. Rocky,Rambo serisi'nin devamı bile bu kadar acı veremez heralde girişten dönülse bunca yoldan ve yazıdan sonra.
Ne kötü ettim de sordum Santiago'lu Maria ablaya hangisi daha güzel diye.
Hem ne yapacaksın ki daha güzeli,en güzeli veya daha büyüğü,en büyüğü;aradığın sakın daha doyumsuzu, ve en doyumsuzu olmasın farketmeden.
Bu geçişi neden sevdiğimi anlatan iki aklı başında kelime söylemeye çalışayım da kapansın bu konu daha fazla büyümeden yoksa Roma rakamlarının sonu gelmeyecek ama sabrın sonu gelebilir.
Saat sabahın 6'sı hava yavaş yavaş ağarmakta,hiç acelesi yok havanın-büyük işler hep bir sükunetle gerçekleşir tabiatta-acele hep bizde-..doğa büyuk bir sükunet ve tevazu ile uyanmakta-böyle söyletiyor yol ne yapayım- Doğa'nın sureti sükunetse aslı tevazudur.
Uyku ile uyanıklık arasında gidip gelmekteyim. Sonra birden dağlar çıkmaya başladı her yerden yol ilerledikçe. Buralara gelene kadar çok yükseklere çıkmışız, bunu sınırdan geçtikten sonra neredeyse hiç bitmeyen aşağıya giden yoldan anlıyorsunuz. Arjantin'de de bir çok dağ var ama Dağ ve özellikle And dağları sana nereyi hatırlatır deseler Şili derim. Şili'nin kendisi dağdır. Tüm haritasını dağ,And dağları şekillendirmiştir. And dağları ayırır onu diğer ülkelerden, Bolivya'yı kıyısız bırakmıştır,hiç deniz kıyısı olmayan iki ülkeden biridir-diğeri Paraguay-Güney'in Amerikasın'da. Bolivya sırf bu yüzden gezilmeyi hakeder;mazlumdur,fakirdir,para olmadığı için kıta'nın en az bozulmuş ülkesidir nazarda. Daha sonra öğrenilecektir ki; Hristiyanlığında en az etkileyebildiği ülkedir,tesadüfe bak,para yok,misyonerlik yok.

Belki şehirden doğaya çıkmak etkiledi beni,belki bir ülkeden başka bir ülkeye geçmek,belki düz ovalardan,platolardan sonra engin dağlar görmek,belki uyku ile uyanıklık arası geçmek bir coğrafyadan başka bir coğrafyaya,belki uykulu olmak bir coğrafyada ve uyanık olmak diğerinde;kapkaranlık geceydi bir yer bırakıldığında ve tan ağarmaktaydı ağır ağır ,yani peri zamanı,yani masal zamanı,yani mucize zamanında başka bir yer çıktı karşıma. Belki sadece bir sınırdan geçmektir bu kadar uzatan bu geçişi ya da geçemeyişi...Geçiş ya da geçemeyiş ikisi de aynı oluyor çıkılırsa yola bir kere...

10 Mart 2009 Salı

Mendoza'nın en çok Şili'ye girişini sevdim...IV

Mendoza'dan Şili'ye geçmek için gece otobüsünü aldım.Daha sonra niye sabah otobüsüne binmedim diye içimden geçirmedim değil.Kaçırmak istemiyor insan bir an bile manzara buralarda, tekrardan gelinse bile kıtaya çok büyük ihtimalle şu an geçilen yollar bir daha geçilmeyecek..acaba nedeni bu mudur?tüm gidilen yerlerin bu kadar güzel olması,bir daha dönülemeyecek olunması mı bu kadar şaşırtıyor beni;peki diğer taraftan çoğumuzu hiç etkilemeyen her zaman gittiğimiz yol ya da manzara hep gidilen ve hep gidilecek olmasının bilinirliliği mi bizi kayıtsız ve bir ölçüde tatminsiz yapan?....
Karanlık çökünce daha zor oluyor doğal olarak zamanın ve yolun ilerlemesi,size pek uykudan fazla bir şey bırakmıyor gece alınan yol.Altı üstü 6-7 saatlik yol.Sabah 5 gibi Şili kapısına dayanıyoruz.Her sınır kapısının ister istemez bir gerginliği oluyor,ama hiç bir sorun yok,paşa paşa geçiyoruz sınırdan.Yanımdaki Santiago'lu kadın yardım ediyor gümrükde,hoş etmesine de pek gerek yok,Ushuai'dan Calafet'e giderken iki defa Şili'ye girip çıktık,tuhaflıklar bölgesi Patagonya'da başka bir tuhaflık iki defa hem Arjantin hem Şili yapıyorsunuz,öyle bir toprak paylaşımı yapmışlar ki olsa olsa bu Patagonya'da olur diyorsunuz.
Yanımda oturan kadın'ın eşi Mendoza'da çalışıyor,çocukları Santiago'da okuyor,kadın iki arada mekik dokuyor.Neresi daha güzel diyorum?Mendoza diyor..'Tühh' yine ve yeniden bir yerin güzelliği ondan ayrıldıktan sonra geldi...Hep öyle oluyor bir yerin güzelliği ayrılırken artıyor,o yüzden ayrılıklar hep hüzünlü...yaşanılanlar geliyor akla,yaşanılacaklar geliyor;güzellikleri kalıyor akılda sadece,kötü anı varsa o bile iyiye ve güzele doğru meyeyliyor... ahh şunu da yapsaydım,şuraya tekrar gitseydim,hele bir de dost,aile,sevgili varsa bırakılan,yandınız,yandık...keşkeler sıralanmaya başlar teker teker..bunun fazla bir çaresi de yoktur hani..her ayrılıkta çekilecektir ızdırap ve her dönüşte alınacaktır intikamı ızdırabın...
Mendoza'dan Şili'ye geçmek mi yoksa bir türlü geçememek mi yazdırıyor bunları bilmiyorum...geçememek ise hiç geçesim gelmiyor...

8 Mart 2009 Pazar

Mendoza'nın en çok Şili'ye girişini sevdim...III

Biliyorum yazılan yerler gidilen yerlere bir türlü yetişemedi.Bu hızla yetişecek gibi de görünmüyor.Yazmak başlı başına bir olay;'ortam' gerekli,'an' gerekli,'araç' gerekli en önemlisi de 'kendiniz' gereklisiniz.Biri olsa diğeri olmuyor,ikisi olsa üçüncüsü olmuyor.Hepsi oldu derken bir bakıyorsunuz kaçırıvermişsiniz gene birini.Netice de zor işmiş şu iş.Olmayınca da ; varılan yere hiçbir zaman varamıyor yazı..nefesi yetmiyor garibin.. peki yettirenlere ne demeli?..bravo..
Her gün bir yerden bir yere göçerken,her gün görülenler görülemeyenlerden az iken,sen tut yazacağım diye görülemeyenleri daha da arttır..olacak iş değil...olmadı da zaten görülemeyenleri görünür kıldım bir ölçüde..sözün özü mümkün olduğunca görmeye harcadım birşeyler yazmaya harcayabileceğim zamanı...iyi mi oldu acaba..?
şu ikilem her zaman vardır;yazmak mı yaşamak mı?..kaymaklısı her ikisi birden..ama beraberliği biraz zor,birisi hep ağır basar...sıkı soru geliyor...;yarına kalacak cümleler mi isteriz yoksa bugün yaşanıp bitecek an'lar mı?...

...Şili'ye geçiş kaldı IV'e...))...bi geçemedik şu Şili'ye...söz geçiyorum az sonra...